Makaleler

Şantaj Suçu: Şantaj Nedir, Şantaj Suçu Cezası

Şantaj Suçu: Şantaj Nedir, Şantaj Suçu Cezası

Şantaj” kelimesi, bir kişinin herhangi bir çıkar elde etmek amacıyla, başka birini küçük düşürecek ya da itibarını zedeleyecek bir bilgiyi, haberi açıklamakla tehdit etmesi anlamına gelir

İletişim araçlarının çeşitlenmesi, dijital ortamın yaygınlaşmasıyla birlikte “şantaj” kavramı eskiye göre çok daha farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Bir kişi, başka bir kişiyi yayınlamakla, ifşa etmekle veya söz konusu bilgiyi açıklamakla tehdit ederek iradesini baskı altına alıp kendi menfaatini sağlamaya çalışabilir. Böyle bir eylem, hukuken şantaj suçunu oluşturur.

Türk Ceza Kanunu madde 107 ve ilgili örnek kararlar ışığında şantajın ne olduğu, hangi türleri bulunduğu, internet üzerinden yapılan şantaj eylemleri, cezası ve mağdurun hakları, özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi gibi hayati hususları kapsamlı biçimde ele alacağız.

Şantaj Nedir?

Şantaj Nedir, Şantaj Suçu Cezası

Şantaj, bir kişinin başka bir kişiyi tehdit ederek belli bir davranışta bulunmaya zorlamasıdır. Bu tehdit, genellikle mağdurun istemediği bir şeyi yapması ya da yapmaması yönünde olur ve çoğu zaman haksız bir menfaat sağlama amacı taşır. Fail, mağduru baskı altına alarak onun özgür iradesini kırmakta ve hukuka aykırı bir sonuca ulaşmayı hedeflemektedir.

Hukuki açıdan şantaj, kişinin iradesini zedeleyen, tehdit unsuru taşıyan ve genellikle çıkar sağlamaya yönelik davranışlarla ortaya çıkar. Şantaj suçu, mağdurun özgürce karar verme hakkını ihlal eden, ciddi bir ceza gerektiren suç tipidir. Özellikle günümüzde yaygınlaşan internet şantajı, fotoğrafla şantaj, video ile şantaj gibi dijital ortamlarda işlenen suçlar, bu suçun en çok karşılaşılan türleri arasında yer almaktadır.

Şantaj Örnekleri

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E. 2021/1550 K. 2024/1973 T. 29.04.2024:

“bir dönem kiracısı olan mağdur ile cinsel ilişkiye girdikleri sırada mağdurun rızası dışında cinsel ilişkiyi önceden yerleştirdiği gizli kamere ile kayda aldığı, mağdurun taşındıktan sonra sanık ile karşılaştıkları sırada sanığın elinde bulunan görüntüleri göstererek kendisi ile birlikteliğe devam etmediği takdirde görüntüleri eşine ve ailesine göstereceğinden bahisle tehdit eden sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 134/1-2. cümlesindeki ve 107/1. maddesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından mahkûmiyet kararı verilmiştir.”

İlgili Yargıtay kararı, yukarıda da belirttiğimiz gibi Şantaj suçunun, kişinin iradesini zedeleyen bir suç olduğunun göstergesidir. Ancak yazılan karar ilk derece mahkemesine ait olup Yargıtay yalnızca “TCK’nın 134/1-2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun TCK’nın 139/1. maddesi uyarınca soruşturma ve kovuşturmasının şikayete tabi olduğu,” kısmını onanarak karar verilmesini içerir.

👉️ Pratikte karşılaşabileceğimiz bazı şantaj suçu örnekleri ise şunlardır:

  • “Sana ait özel video veya resimleri aile üyelerine göndereceğim, şu parayı vermezsen” şeklindeki WhatsApp şantaj mesajları.
  • Bir çalışanın, işverenden yaptığı hatayı bildirme tehdidinde bulunarak ücretini artırma ya da başka bir çıkar sağlama girişiminde bulunması.
  • Bir şahsın, arkadaşına ait özel görüntüleri internet ortamına koymakla tehdit ederek borç para istemesi.
  • Sosyal medya üzerinden şantaj suçu: Sosyal medyada bir paylaşım yapmama karşılığında para ya da menfaat talep edilmesi.
    Bu örneklerde görüldüğü gibi “internet şantaj”, “video şantaj”, “fotoğrafla şantaj” gibi anahtar kelimeler güncel aramalarda yaygın biçimde yer almakta.

Nitelikli Şantaj Suçu

Şantaj suçunda nitelikli hal açıkça düzenlenmemiştir. TCK m. 107’nin ikinci fıkrasında açıklanan kısım da suçun nitelikli hali değildir. Ancak fail ile mağdurun fiilleri ve şantaj suçunun işleniş biçimi kapsamında değerlendirilme yapılabilmektedir. TCK 107/1 ve 107/2, farklı seçimlik hareketlerle iki ayrı şantaj suçunu tanımlar:

  • TCK 107/1: Mağduru bir şeyi yapmaya/zorlamaya yönelik şantaj (örneğin “borcunu ödemezsen seni şikâyet ederim”).
  • TCK 107/2: Şeref ve saygınlığa zarar verecek hususları açıklama tehdidiyle şantaj (örneğin “görüntülerini yayarım”).

TCK 107/2’de ceza aynıdır ama suçun konusu ve işleniş şekli farklıdır. Bu yüzden bazı kaynaklar 107/2’yi “nitelikli hâl” gibi yorumlasa da, çoğu ceza hukuku otoritesine göre bu, başka bir seçimlik hareketle işlenmiş ayrı bir şantaj suçudur.

Bu değerlendirmeler neticesinde TCK 107. maddesinin ilk fıkrasındaki hükmün son kısmında açıklandığı üzere “…bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” Verilecek ceza üst sınıra yaklaşabilmektedir. Aynı zamanda ikinci fıkrada da açıklanan “… birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.” ibaresi de bize şantaj suçunun nitelikli hali olmadığını göstermektedir.

Şantaj Suçu Unsurları

Şantaj suçunun oluşabilmesi için bazı hukuki unsurların varlığı gereklidir. Genellikle üç başlık altında ele alınır: Maddi (fiili) unsur, manevi unsur, ve mağdur fail ilişkisi/yetki karmaşıklığı.

Maddi (Fiili) Unsur

Maddi unsur, suçun dış dünyada gözlemlenebilen hareketlerini ifade eder. Şantaj suçunda bu hareket bir kimseyi tehdit ederek, belirli bir davranışa zorlamak şeklinde ortaya çıkar.

Şantaj suçu iki ayrı fıkrada düzenlendiğinden, maddi unsurlar da bu fıkralara göre farklılık gösterir:

TCK 107/1 – Hak veya Yükümlülükle İlgili Şantaj

Bu fıkraya göre, failin ya bir hakkını kullanmak, ya da bir yükümlülüğünü yerine getirmekle tehdit etmesi suçun oluşmasına neden olur. Ancak bu tehdidin amacı, mağduru hukuka aykırı bir davranışa zorlamak olmalıdır.

Aşağıdaki üç alt başlık bu kapsamda değerlendirilir:

a- Mağduru Kanuna Aykırı Bir Şeyi Yapmaya Zorlama

Fail, bir hakkını kötüye kullanarak mağduru hukuka aykırı bir fiile zorlar.

Örnek: Bir kişinin borçlusu hakkında yasal takip başlatma hakkı vardır. Ancak bu hakkını, “Eğer bana ek para vermezsen seni icraya veririm.” diyerek kullanırsa, bu şantaj suçunu oluşturabilir.

b- Mağduru Yükümlü Olmadığı Bir Şeyi Yapmaya Zorlama

Mağdurdan, yasal bir yükümlülüğü olmamasına rağmen bir şeyi yapması istenir.

Örnek: Bir kişi, bir başkasına “Senin evine haciz getiririm, eğer bana senet imzalamazsan” derse, bu durum da TCK 107/1 kapsamında şantaj suçunu oluşturur.

c- Haksız Çıkar Sağlama Amacıyla Zorlama

Failin amacı, kişisel menfaat elde etmektir. Bu menfaat maddi olabileceği gibi manevi de olabilir.

Örnek: Fail, “Sana ait bazı özel belgeleri paylaşırım, eğer bana iş vermezsen.” derse, mağdura baskı uygulayarak menfaat sağlamaya çalışır ve suç oluşur.

TCK 107/2 – Şeref ve Saygınlığa Zarar Verecek Bilgilerle Tehdit

Bu düzenleme, kamuoyunda daha çok cinsel içerikli görüntülerle şantaj, eski ilişki tehditleri, fotoğraf veya mesajla tehdit gibi durumlarla karşımıza çıkar.

Örnek: Fail, mağdura ait mahrem bir videoyu yayınlamakla tehdit eder ve karşılığında para isterse, bu durumda TCK 107/2 kapsamında bir nitelikli şantaj suçu oluşur.

Manevi Unsur (Kast)

Şantaj suçu kasıtla işlenebilen bir suçtur. Failin, mağduru tehdit ederek bir davranışta bulunmaya ya da bulunmamaya zorlamak bilinci ve iradesiyle hareket etmesi gerekir.

Özellikle failin amacı, kendisine veya bir başkasına haksız yarar sağlamaktır. Ancak taksirle (ihmalle) şantaj suçu işlenemez.

Fail ve Mağdur

  • Fail (suç işleyen): Herkes bu suçun faili olabilir. Kamu görevlisi, işveren, partner, eş, arkadaş vs.
  • Mağdur (zarar gören): Şantaj tehdidine maruz kalan herkes olabilir. Genellikle eski partnerler, iş ortakları, çalışanlar, öğrenciler, hatta aile bireyleri dahi olabilir.

Şantaj Suçunun Teşebbüs, İştirak ve İçtima Halleri

Şantaja Teşebbüs

Teşebbüs, failin suç işlemeye karar verip icra hareketlerine başlaması ancak suçun tamamlanmadan engellenmesi halidir. Şantaj suçunda da bu durum mümkündür. Şartları: Failin kastı tamdır (şantaj yapmak istemektedir), icra hareketlerine başlamıştır (örneğin tehdit mesajı yazmıştır), ancak suç tamamlanmamıştır (örneğin mesaj gönderilmeden yakalanmıştır ya da tehdit sonuç doğurmamıştır).

Örneğin: Bir kişi, eski sevgilisine ait özel fotoğrafları internete yaymakla tehdit eden bir mesaj hazırlayıp bunu göndermeye hazırlanırken, mağdurun suç duyurusu üzerine polis tarafından gözaltına alınır. Bu durumda şantaja teşebbüs suçu oluşur.

Şantaj Suçuna İştirak

İştirak, birden fazla kişinin aynı suça birlikte katılmasıdır. Şantaj suçunda iştirak azmettirme, yardım etme ya da doğrudan birlikte işleme (müşterek fail) şeklinde olabilir.

a- Azmettirme: Bir kişinin başka bir kişiyi şantaj yapması için teşvik etmesi.

Örnek: A, B’ye “Onun rezil görüntüleri var, bunları göstererek para iste, sana pay vereceğim” derse A azmettirici olur.

b- Yardım Etme: Şantaj suçunu kolaylaştırıcı katkılarda bulunmaktır.

Örnek: Bir kişi, mağdura ait videoyu bulur ve şantaj yapacak kişiye verir. Kendisi doğrudan tehditte bulunmasa da suça yardım etmiş olur.

c- Müşterek Fail (Doğrudan Birlikte İşleme): İki kişi birlikte mağdura şantaj yaparsa her ikisi de doğrudan fail olarak sorumlu tutulur.  Örnek: İki arkadaş, bir kişiye ait uygunsuz görüntülerle para koparmak için birlikte mesajlar atıp görüşmelere katılırsa müşterek faillik oluşur.

Cezalandırma: TCK’nın iştirak hükümleri (m.37-39) uygulanır. Azmettiren veya yardım eden kişi de faillik derecesine göre cezalandırılır.

Şantaj Suçunun İçtimaı

İçtima, failin birden fazla suç işlemesi ya da aynı fiille birden fazla suçun oluşması durumudur. Şantaj suçu ile birlikte tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret suçu, hatta kişisel verilerin hukuka aykırı ifşası gibi suçlar da birlikte gündeme gelebilir.

a- Gerçek İçtima (Ayrı Suçlar Ayrı Cezalar): Fail, şantaj yaparken mağdurun özel hayatına dair bilgileri yayarsa, hem şantaj suçu hem özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşabilir.

Örnek: Fail, şantaj yapar ve mağdura ait çıplak görüntüleri sosyal medyada yayınlarsa, iki ayrı suçtan ayrı ayrı ceza verilir.

b- Zincirleme Şantaj Suçu (TCK m.43): Aynı mağdura karşı birden fazla kez şantaj yapılırsa (örneğin her hafta para istenirse), zincirleme suç hükümleri uygulanır ve cezada artırım yapılır.

Örnek: Fail, bir kadına ait uygunsuz fotoğrafları defalarca kullanarak farklı tarihlerde para isterse zincirleme şantaj suçu oluşur. Tek suç gibi değerlendirilir ama cezada 1/4 ile 3/4 oranında artırım yapılır.

c- Bileşik Suç Yoktur: Şantaj suçu, başka suçların zorunlu unsuru değildir. Bu nedenle TCK’da tanımlanan bileşik suç (örneğin yağma-suça teşvik gibi) kapsamında değerlendirilmez.

Şantaj Suçunun İspatı: Şantaj Suçu Nasıl İspat Edilir?

Şantaj Suçunun İspatı: Şantaj Suçu Cezası

Şantaj suçunun ispatı, özellikle özel hayata dair gizli görüntü, mesaj, video ya da kişisel bilgiler üzerinden yürüdüğü için hem teknik delillerin hem de hukuki sürecin çok dikkatli yürütülmesini gerektirir. İşbu suçun ispatında; yazılı/dijital tehdit içerikli mesajlar, ses veya görüntü kayıtları, tanık ifadeleri ve mali deliller önemlidir. Delillerin hukuka uygun olarak toplanması, değiştirilmediğinin adli bilişimle kanıtlanması gerekir. Mağdurun tehdide maruz kaldığını ve failin haksız menfaat veya zarar verme amacı taşıdığını gösteren kesin deliller olmalıdır. Ses kaydı, sosyal medya mesajları gibi elektronik deliller, adli bilişim raporlarıyla desteklendiğinde şantaj suçunun ispatında güçlü kanıtlar oluşturur.

İspat açısından aranacak unsurlar:

Tehdidin varlığı: Failin sözlü, yazılı veya görüntülü olarak mağduru korkutacak bir söylem veya davranışta bulunmuş olması.

Haksız menfaat veya zarar verme kastı: Failin, tehdit ile menfaat elde etmeyi amaçladığının veya zarar vereceğinin gösterilmesi.

Mağdurun iradesinin etkilenmesi: Mağdurun tehdit nedeniyle istediğini yerine getirmesi veya korku içinde kalması.

Nedensellik ve zamanlama: Tehdidin, talep edilen menfaate veya mağdurun davranışına doğrudan bağlı olması.

Bu unsurların her biri için uygun delil sunulmalıdır.

Şantaj Suçu Cezası

Günümüzde dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte şantaj suçları da farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Şantaj suçu cezası, failin mağduru baskı altına alma biçimine ve elde etmeye çalıştığı menfaate göre değişiklik gösterebilir. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen şantaj cezası, eylemin niteliğine göre hapis veya adli para cezası şeklinde uygulanır. Kimi durumlarda ise tehdit, hakaret ya da özel hayatın gizliliğini ihlal gibi unsurların varlığı, şantajın cezasını önemli ölçüde artırabilmektedir.

Şantaj suçu cezası, TCK 107’ belirtildiği üzere şu şekillerde uygulanmaktadır:

  • Hapis cezası, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanabilir.
  • Adli para cezası: Mahkeme, suçun ağırlığına göre adli para cezası da verebilir.
  • Hapis ve Adli Para cezasının birlikte uygulanması: Hapis cezası ile birlikte adli para cezası da verilebilir.

Tehdit Şantaj Cezası: Şantajın tehdit içermesi durumunda ceza artabilir. Tehdidin ağır ve korkutucu olması cezayı artıran unsurdur.

Şantaj Suçu Hapis Cezası: Hapis cezası, suçun işleniş şekline, mağdurun zararına ve failin kastına göre alt ve üst sınırlar arasında değişir.

Şantaj Suçu Adli Para Cezası: Hapis cezası yanında, failin gelir durumu ve suçun etkisi değerlendirilerek adli para cezası verilebilir.

Tehdit Şantaj ve Hakaret Cezası: Şantaj suçuna tehdit ve hakaret unsurları eklendiğinde, ceza miktarı ve türü artabilir; ayrıca farklı suçlar bir dosyada birlikte yargılanabilir.

Sıkça Karşılaşılan Şantaj Suçlarına Dair Örnekler ve Cezaları

Mesajla Şantaj Cezası: Telefon, sosyal medya veya e-posta yoluyla yapılan şantajlarda da yukarıdaki ceza kuralları uygulanır. Dijital deliller güçlü delildir ve ceza miktarını artırabilir.

Kadına Şantaj Cezası: Kadına karşı işlenen şantaj suçlarında ceza, Türk Ceza Kanunu’nda koruma amaçlı hükümler doğrultusunda artabilir. Kadına yönelik şiddet veya tehdit unsuru varsa, ağırlaştırılmış ceza verilebilir.

Cinsel Şantaj Cezası: Cinsel şantaj suçu, mağduru cinsel içerikli tehdit veya zorlamalarla korkutma ve menfaat sağlama durumudur. Bu suç, ayrıca cinsel suçlar kapsamında değerlendirilir ve cezası daha ağırdır. Cinsel şantaj suçu cezasında hapis, genellikle 1 yıldan başlayıp daha yüksek cezalara kadar çıkabilir.

Resimli Şantaj Cezası (Fotoğrafla Şantaj Cezası): Fotoğraf veya görüntü ile tehdit ve şantaj suçu işlenmişse, bu durum cezanın artırılmasına neden olur. Özellikle özel hayatın gizliliğini ihlal eden resimlerle yapılan şantajda cezalar daha ağırdır.

Video ile Şantaj Cezası: Video içeriklerle şantaj yapılması durumunda, failin cezalandırılması yönünde ayrıca delil gücü artar. Video ile şantaj cezası, diğer şantaj türleri ile benzerdir ancak failin tehdit ve zorlayıcılığı artırır.

Telefonla Şantaj Cezası: Telefon görüşmeleri yoluyla yapılan tehdit ve şantajlarda, çağrı kayıtları ve ses kayıtları delil olarak kabul edilir. Telefonla şantaj suçu da aynı ceza kurallarına tabidir.

Tehdit ve Şantaj Tazminat Davası: Şantaj mağduru, uğradığı zararlar için ayrıca maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Tazminat talebi, şantaj sonucu oluşan psikolojik zarar, itibar kaybı, maddi zarar gibi unsurları kapsar. Tazminat davası, ceza davasından bağımsız olarak veya birlikte açılabilir.

Zincirleme Suç Kavramı ve Şantaj Suçuna Uygulanması

Şantaj Suçu Cezası: Hapis ve adli para cezası

Zincirleme suç, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 43. maddesinde düzenlenmiş bir içtima (ceza artırım) kuralıdır. Bu kurala göre, failin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, aynı kişiye karşı değişik zamanlarda birden fazla kez aynı suçu işlemesi halinde, fail hakkında tek bir ceza tayin edilir; ancak bu ceza belirli oranlarda artırılır.

Zincirleme Suçta Aranan Üç Temel Şart

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için aşağıdaki üç şartın bir arada bulunmasını aramaktadır:

  1. Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi: Suçun tek seferlik değil, farklı zamanlarda tekrar etmesi gerekir.
  2. Suçların mağdurlarının aynı kişi olması: Failin suçları, aynı mağdura karşı işlemiş olması zorunludur.
  3. Suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi: Failin, suçları tek bir genel amaca yönelik ve planlı şekilde işlemesi gerekir.

Şantaj Suçunun Zincirleme Suç Kapsamında Değerlendirilmesi

Şantaj suçu, yapısı itibarıyla zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına oldukça elverişlidir. Çünkü failin, mağduru belli bir amaca zorlamak için tehditlerini farklı zamanlarda tekrarlaması sıkça rastlanan bir durumdur.

1. Suç İşleme Kararının Varlığı: Burada kast edilen, failin belirli bir amaca ulaşmak için baştan itibaren oluşturduğu genel ve tek bir suç işleme kararının varlığıdır. Bu karar kapsamında işlenen her eylem ayrı ayrı suç kastları taşısa da, hepsi tek bir üst planın parçasıdır. Örneğin: failin mağdura karşı “beni kabul etmezsen görüntülerini yayıp zarar vereceğim” tehdidini farklı tarihlerde tekrarlaması, aynı suç işleme kararının icrası sayılır.

2. Aynı Suçun Değişik Zamanlarda İşlenmesi: Zincirleme suçun oluşabilmesi için eylemler arasında belirli bir zaman aralığı bulunması gerekir. Yargıtay’a göre, arka arkaya gelen ve süreklilik gösteren tehditler bile zincirleme suç kapsamında değerlendirilebilir. Örnek olarak farklı günlerde gönderilen tehdit mesajları zincirleme şantaj sayılır.

3. Suçun Aynı Mağdura Karşı İşlenmesi: Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması için tüm eylemlerin mağdurunun aynı kişi olması şarttır. Fail, aynı türden tehditlerle farklı kişilerden menfaat sağlamışsa, her mağdur için ayrı ayrı zincirleme şantaj hükümleri uygulanır. Örneğin, iki farklı mağdura yönelik tehdit ve şantaj içeren eylemler varsa, her biri için ayrı ceza tayin edilir.

Yargı Kararlarında Zincirleme Şantaj Suçunun Değerlendirilmesi

Fiillerin Bütünlüğü: Mahkemeler, birden fazla eylemin tek bir amaca yönelik olması durumunda, bunları bir bütün halinde değerlendirerek zincirleme şantaj suçu kapsamında ceza verir.

Suç Vasfı: Tehdit ve şantaj eylemlerinin iç içe geçtiği durumlarda, ayrı ayrı suçlar yerine zincirleme şantaj suçu kabul edilir.

Hukuki Kesinti ve Zincirleme Suç

Hukuki kesinti, zincirleme suçun devamını sona erdiren bir durumdur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre, fail hakkında bir iddianame düzenlenmesiyle hukuki kesinti başlar ve bu tarihten sonra işlenen benzer eylemler, zincirleme suç kapsamında değerlendirilmez. Bu nedenle, şantaj suçundan dava açıldıktan sonra failin aynı mağdura karşı şantaj eylemlerine devam etmesi halinde, bu yeni eylemler ayrı bir dava konusu olur.

Sonuç olarak, zincirleme şantaj suçu, failin aynı mağdura karşı farklı zamanlarda ve aynı suç işleme kararı kapsamında işlediği şantaj fiillerinin tek bir ceza kapsamında ancak artırılarak değerlendirilmesidir. Bu hüküm, suçun yoğunluğu ve sürekliliği dikkate alınarak daha ağır yaptırımların uygulanmasını sağlar.

Şantaj ve Tehditin Farkı

Tehdit suçu ve şantaj Suçu arasındaki temel farklar şunlardır:

1. Suçun Amacı: Tehdit suçu (TCK m.106), failin mağdura yönelik korku ve endişe yaratma amacıyla gerçekleştirdiği bir fiildir. Tehdidin amacı genellikle zarar verme vaadidir. Şantaj suçu (TCK m.107) ise mağdurun iradesi üzerinde baskı kurarak onu bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlamayı, genellikle de failin lehine haksız bir menfaat sağlamayı amaçlar.

2. Suçun Vasıtası (Aracı): Tehdit suçunda kullanılan araç genellikle mağdurun canına, malına veya sevdiklerine zarar verme yönündeki söylemlerdir. Şantajda ise tehdit, çoğunlukla kişisel verileri yaymak, özel hayatı ifşa etmek, ya da failin sahip olduğu bir hakkı kötüye kullanmak şeklinde ortaya çıkar.

3. Hukuki Nitelik ve Cezai Yaptırım: Şantaj suçu, tehdit suçuna göre daha özel ve nitelikli bir suçtur. Bu nedenle, bir eylem hem şantaj hem de tehdit unsuru içeriyorsa, fail sadece şantaj suçundan cezalandırılır. Bu durum ceza hukukunda “özel norm-genel norm ilişkisi” olarak adlandırılır.

Yargıtay Uygulamasına Göre: Şantaj Suçunda Tehdit Ayrı Bir Suç Sayılır mı?

Yargıtay kararlarında, failin şantaj suçunu işlerken kullandığı tehdit ifadelerinin, ayrıca tehdit suçu olarak cezalandırılamayacağı açık şekilde belirtilmektedir. Bu tür durumlarda, eylemler “kül halinde tek bir suç” sayılmakta ve sadece şantaj suçundan mahkûmiyet kararı verilmektedir.

Yargıtayın örnek niteliğindeki kararlarından da bu çıkarım yapılabilmektedir:

“Sanığın, mağduru kendisinden ayrılmaması için, elindeki özel görüntüleri ailesine göndermekle, internette yayınlamakla ve ölümle tehdit etmesi eyleminin, şantaj suçunu oluşturduğu; ayrıca tehdit suçundan ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğu”

belirtilerek, tehdit suçundan verilen ceza bozulmuştur.

Diğer örneklerde ise: “Bende kimsenin ahı kalmaz, göreceksin” veya “Cehennem azabına hoş geldin” gibi sözlerin, özel görüntüleri yayma tehdidiyle birlikte kullanıldığı durumlarda, bu ifadelerin tamamı şantaj suçunun zorlama unsuru olarak değerlendirilmiştir.

Yargıtay, bu gibi durumlarda “tehdit suçu ayrıca oluşmaz” diyerek sadece şantaj suçundan hüküm kurulması gerektiğine hükmetmiştir.

Aynı Anda Hem Şantaj Hem Tehdit Suçu Oluşur mu?

Eğer tehdit, failin şantaj suçunu işlerken kullandığı bir araç niteliğindeyse, ayrı bir suç sayılmaz. Ancak tehdit, şantajdan bağımsız şekilde, farklı bir zaman diliminde veya farklı bir mağdura karşı işlenmişse, o zaman ayrıca tehdit suçu cezası da uygulanabilir.

Sonuç olarak özellikle sosyal medya, WhatsApp, e-posta ve dijital platformlar üzerinden gönderilen mesajlarda tehdit içerikli ifadelerle birlikte çıkar sağlama ya da özel görüntüleri yayma tehdidi varsa, bu durum tek başına şantaj suçu kapsamındadır. Yani fail, hem ölümle tehdit etse bile, bu tehdit şantajın parçasıysa ayrıca cezalandırılmaz. Bu nedenle, şantaj ve tehdit suçlarının bir arada işlendiği durumlarda, olayın bütünlüğü, failin amacı ve kullanılan vasıta dikkatle analiz edilmelidir.

Şantaj Suçu Zamanaşımı

Şantaj Suçunda Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Yargıtay kararları ve TCK hükümleri doğrultusunda, şantaj suçu için temel dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre, TCK 107. maddesindeki cezanın üst sınırı dikkate alınarak, TCK 66/1-e bendine göre belirlenmektedir:

“Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresi 8 yıldır.” – TCK 66/1-e

Bu süre içinde savcılık kamu davası açmazsa, artık suç kovuşturulamaz. Dava açılmışsa ancak sonuçlanmamışsa, dava düşer. Yargıtay Kararlarından işbu hususa dair vermiş olduğu kararlardan da örnek vermek mümkündür:

“Sanığa isnat edilen eylem, TCK’nın 107/2. maddesinde düzenlenen şantaj suçu kapsamında olup, 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık dava zamanaşımına tabidir.”

“Zamanaşımını kesen son işlem, 12.01.2016 tarihli mahkûmiyet kararı olup, bu tarihten itibaren 8 yıllık süre dolduğundan dolayı kamu davası düşürülmüştür.”

Zamanaşımını Kesen Haller ve Etkisi (TCK m.67)

Bazı hukuki işlemler, zamanaşımı süresini keser ve sürenin yeniden başlamasına neden olur. Örneğin: Şüpheli/sanığın savcı huzurunda ifadesinin alınması, hakkında tutuklama kararı verilmesi, iddianamenin kabul edilmesi, ilk derece mahkemesinin verdiği mahkûmiyet kararı.

Dikkat edilmesi gereken önemli nokta: Bu tür işlemler zamanaşımı süresini sıfırlar ve süre yeniden işlemeye başlar.

Kesintili (Uzatılmış) Zamanaşımı Süresi Nedir?

TCK m.67/4’e göre, zamanaşımı süresi en fazla yarısı kadar uzatılabilir. Bu kural uyarınca:

  • Olağan zamanaşımı süresi: 8 yıl
  • En fazla uzayabileceği süre: 8 yıl + 4 yıl = 12 yıl

Şantaj Zamanaşımının Durması Ne Demektir?

Bazı hallerde zamanaşımı süresi işlemeyebilir. Bu duruma zamanaşımının durması denir. Örneğin: HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararının denetim süresi boyunca zamanaşımı durabilir. Durma hali ortadan kalktıktan sonra, kalan süre işlemeye devam eder.

Zamanaşımı Dolarsa Ne Olur?

Eğer zamanaşımı süresi dolmuşsa: Kamu davası hiç açılmamışsa, savcılık “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verir. Dava açılmış ama sonuçlanmamışsa, mahkeme “davanın düşmesine” karar verir. Bu nedenle şantaj suçuna maruz kalan kişilerin en kısa sürede adli makamlara başvurmaları gerekir.

✍️ Sağlanan kaynaklar ışığında şantaj suçundaki dava zamanaşımı süresine ilişkin tespitler şunlardır:

Şantaj suçunda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ancak sanığın sorgusu, iddianamenin düzenlenmesi veya mahkûmiyet kararı verilmesi gibi usuli işlemlerle kesilerek yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımını kesen sebepler olsa dahi, şantaj suçu zamanaşımı süresi en fazla 12 yıla kadar uzayabilir (kesintili zamanaşımı). Yargılama devam ederken, özellikle temyiz aşamasında, zamanaşımı süresinin dolduğunun anlaşılması halinde Yargıtay tarafından hüküm bozularak kamu davasının düşmesine karar verilmektedir.

Şantaj Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme

Şantaj Suçunda Görevli Mahkeme

Şantaj suçu kanunda öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında, bu suçla ilgili davalara Asliye Ceza Mahkemeleri bakmaktadır. Ancak Çocuk mağdur veya fail söz konusuysa, çocuk mahkemesi devreye girebilir.

Şantaj Suçunda Yetkili Mahkeme

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.12’ye göre, bir ceza davasında yetkili mahkeme, kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesidir.

Şantaj suçları genellikle mesaj, e-posta, sosyal medya vb. yollarla işlendiğinden, bazı durumlarda suçun işlendiği yerin tespiti karmaşık olabilir. Ancak failin tehdidi gönderdiği yer, mağdurun tehdidi aldığı yer, şantaj amacıyla kullanılan görüntülerin paylaşıldığı veya paylaşılacağı iddia edilen yer vb. kriterlere göre yetkili mahkeme belirlenebilir.

Saydığımız hususlara örnek olarak: Fail, İstanbul’dan mağdura tehdit mesajı gönderdi, mağdur ise bu mesajı Ankara’da aldıysa, hem İstanbul hem de Ankara mahkemeleri yetkili olabilir.

Şantaj Suçu ve Şantaj Suçu Cezası - Avukat Desteği

Şantaj Suçu ve Şantaj Davasında Avukat Desteğinin Önemi

Şantaj suçu, bir kişinin menfaat elde etmek için başkasını utandırıcı, zarar verici ya da gizli bir bilgiyi açıklamakla tehdit etmesiyle ortaya çıkan ciddi bir suçtur. Bu tür eylemler yalnızca mağdurun kişisel haklarını ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumda güven duygusunu da zedeler.

Şantaj davaları, hem delillerin titizlikle toplanmasını hem de tehdit unsurlarının doğru şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Bu nedenle, hukuki sürecin her aşamasında deneyimli bir avukatın desteği büyük önem taşır. Avukat, müvekkilinin haklarını koruyarak hem savunma stratejisini oluşturur hem de yargılama sürecinde adil bir sonuca ulaşılmasını sağlar.

Kısacası, şantaj suçunda profesyonel hukuki yardım almak, sürecin güvenli, doğru ve etkili biçimde yürütülmesi açısından vazgeçilmezdir.

Şantaj Suçu Sık Sorulan Sorular ve Cevapları

⚖️ Şantaj ediliyorum, ne yapmalıyım?

✍️ Öncelikle, delilleri (mesaj, e-posta, ses kaydı, görüntü) saklayın ve silmeyin. Ardından en kısa sürede bulunduğunuz yer Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunun.

Bir ceza hukuku avukatından profesyonel destek almanız, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından önemlidir.

⚖️ Şantaj suçu şikâyete tabi mi?

✍️ Hayır. Şantaj suçu, şikâyete tabi değildir. Yani mağdur şikâyette bulunmasa bile savcılık re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatabilir. Ancak mağdurun başvurusu süreci hızlandırır.

⚖️ Şantajla para istemenin cezası nedir?

✍️ TCK m.107’ye göre, şantaj suçu nedeniyle 1 yıldan 3 yıla veya 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilir. Eğer suçun niteliği daha ağırsa (örneğin görüntü yayma tehdidiyle para isteme), şantaj suçu cezası artabilir.

⚖️ Şantaj suçunda tutuklama olur mu?

✍️ Evet, delillerin güçlü olması, suçun ağırlığı ve failin kaçma şüphesi varsa tutuklama kararı verilebilir. Özellikle mağdura ciddi zarar verme riski varsa, tutuklama tedbiri uygulanabilir.

⚖️ Şantaj davası nasıl sonuçlanır?

✍️ Davanın sonucu; delillere, mağdurun beyanına, failin savunmasına ve olayın tüm koşullarına bağlıdır. Suç sabit görülürse fail hapis cezası ile cezalandırılır. Aksi durumda beraat kararı verilebilir.

⚖️ Şantaj suçu nasıl beraat eder?

✍️ Sanığın üzerine atılı suç kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemezse, şantaj kastı oluşmamışsa veya tehdit/menfaat sağlama unsuru yoksa mahkeme beraat kararı verebilir.

⚖️ Şantaj suçu uzlaşmaya tabi midir?

✍️ Hayır. Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Bu nedenle taraflar uzlaşsa bile kamu davası devam eder.

⚖️ Şantaj suçunun cezası paraya çevrilir mi?

✍️ Mahkeme, şartları oluşursa hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir. Ancak suçun ağırlığı, failin sabıkası ve mağdurun durumu göz önünde bulundurularak şantaj suçu cezasına karar verilir. Her durumda uygulanmaz.

⚖️ Şantaj suçu ağır cezada mı görülür?

✍️ Hayır. Şantaj suçunda görevli mahkeme, TCK’daki ceza sınırları dikkate alındığında Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Suçla ilgili farklı bir ağırlaştırıcı unsur yoksa, Ağır Ceza Mahkemesi görevsizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir