Din Değişikliği Nedeniyle İsim Değişikliği Yapmak: Din değişikliği, bireyin hayatında önemli bir dönemeç olabilir ve bu değişiklik bazen isim değişikliği talebini beraberinde getirebilir. İsim, bir kişinin kimliğini yansıtan önemli bir unsurdur ve bazı durumlarda dini inançlardaki değişiklikler, bireyin isminin de değişmesine yol açabilir. Ancak, din değişikliği nedeniyle isim değişikliği yapmak mümkün müdür? Bu makalede, bu konuya hukuki bir perspektiften yaklaşarak, Türk hukuk sistemindeki mevcut düzenlemeleri inceleyeceğiz.
Din Değişikliği ve İsim Değişikliği Arasındaki Bağlantı
Din değişikliği, bireyin dini inançlarını, yaşam tarzını ve kişisel değerlerini değiştirmesi anlamına gelir. Bu değişiklik, bir kişinin ismini de etkileyebilir çünkü isim, genellikle bireyin kökenlerini, kültürünü ve inançlarını yansıtır. Türk hukuk sisteminde, din değişikliği sonucu isim değişikliği yapma talebinin yasal dayanağı, Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması amacıyla düzenlenmiş olan Anayasa’da bulunmaktadır.
Anayasa ve İsim Değişikliği
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alarak bireyin kimlik, inanç ve düşünce özgürlüklerini korur. Anayasa’nın ilgili maddeleri, din değişikliği sonucu isim değişikliği taleplerine açık kapı bırakır. Bu noktada, bireyin anayasal haklarına saygı gösterilerek, din değişikliği sebebiyle isim değişikliği başvurularının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nüfus Kanunu ve İsim Değişikliği
Nüfus Kanunu, isim değişikliği başvurularını düzenleyen temel mevzuattır. Din değişikliği sonucu isim değişikliği talepleri, ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilir ve belirli şartlar altında kabul edilebilir. Bu şartlar genellikle başvuru sahibinin din değişikliğini belgelemesi, kamu düzenine aykırı olmaması ve başkalarının haklarına zarar vermemesi gibi kriterleri içerir.
Din değişikliği nedeniyle isim değişikliği yapmak, Türk hukuk sisteminde belirli şartlara tabi olarak mümkündür. Anayasa ve Nüfus Kanunu’nun ilgili hükümleri çerçevesinde, bireyin temel hak ve özgürlükleri gözetilerek yapılan başvurular değerlendirilir. Ancak, her durumun kendine özgü olduğu unutulmamalı ve isim değişikliği taleplerinin hukuki süreci doğru bir şekilde takip edilmelidir.
Din Değişikliği Nedeniyle İsim Değişikliği Yapmak Mümkün Müdür?
Din değişikliği yapan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ismini de değiştirmesi hukuken haklı bir sebep olarak değerlendirilmektedir. Nitekim Hıristiyan olan bir kişinin İslam Dininin kutsal aylarından olan Ramazan adını değiştirme istemi haklı nedene dayandığı için aşağıda metnine yer verdiğimiz kararda Yargıtay, aksi yöndeki yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Din Değişikliği Nedeniyle İsim Değişikliği Mahkeme Kararı
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/881
K. 2007/8649
T. 22.10.2007
ÖZET : Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde adına düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davacı Hıristiyan dinini kabul ettiğini, Ramazan olan adının dini inancına uygun düşen “Daniel” olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece, davacının adını değiştirmede haklı nedenin bulunmadığı gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmü uyarınca “kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir.” Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir.
Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad ve soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini ve öncelikle dikkate alınması gerekir.
Türk Medeni Yasasının öngördüğü “haklı neden” bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır.
Somut olayda; davacı isteği ile Hıristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, 29.1.2007 tarihinde idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir: Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar da dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde mümkün tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
DEĞERLENDİRME:
Yargıtay, din değiştirdiği için adını değiştirmek isteyen şahsın talebini, haklı neden olarak görmüş, isim değiştirilmesi talebinin kabulüne karar vermiştir. İsim ve soyisim değişikliği davalarında celse kaybı ve usuli eksiklikler sıklıkla yaşandığından davanın bir avukatla takibi davanın en hızlı şekilde sonuçlanmasını sağlayacaktır.
İlgili makale: İsim ve Soyisim Değişikliği (Ad-Soyad) Birlikte Tek Davada İstenebilir mi?