Vergi borçlarına ilişkin ödeme emirleri, 6183 sayılı Kanun uyarınca borçluya tebliğ edildiği andan itibaren yalnızca on beş günlük kısa bir dava açma süresi doğurur. Bu nedenle tebligatın usule uygun yapılıp yapılmadığı, doğrudan mükellefin hak arama özgürlüğü üzerinde belirleyici etkiye sahiptir.
Yakın tarihli bir Bölge İdare Mahkemesi kararı, özellikle kapıya yapıştırma yoluyla yapılan tebligatlarda uygulamanın ne kadar titizlik gerektirdiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Olayın Arka Planı: Ödeme Emrine Karşı Açılan Davanın Süre Aşımı Gerekçesiyle Reddedilmesi
Dava konusu olayda idare, mükellef adına düzenlenen ödeme emirlerini adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine tebliğe çıkarmış ve ilk tebligat denemesi “adresinde bulunamama” gerekçesiyle iade edilmiştir.
Bunun üzerine ikinci kez aynı adrese gidilmiş ve bu defa kapıya yapıştırma usulüyle tebliğ işleminin tamamlandığı kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesi, bu tebliğin geçerli olduğu kanaatiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Ancak Bölge İdare Mahkemesi, tebliğ işlemini ayrıntılı biçimde inceleyerek farklı bir sonuca ulaşmıştır. Kararda öncelikle Anayasa’nın 36. madde kapsamındaki hak arama özgürlüğü ile 40. maddede düzenlenen “başvuru yolları ve sürelerin açıkça belirtilmesi gerektiği” vurgulanmış ardından da Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 101 ve 102. maddeleri ile 485 sıra numaralı Genel Tebliğ’de yer alan özel tebligat hükümlerine dikkat çekilmiştir.
Mahkemenin Tespiti: Mevzuata Aykırı Tebligat, Süreyi Başlatmaz
Bölge İdare Mahkemesi, dosyadaki belgelerin tebligatın gerçekten yapıldığına dair ispat niteliği taşımadığını, kapıya yapıştırma usulünün hukuki güvenliği zedeleyecek şekilde uygulandığını ve bu nedenle ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiğinin kabul edilemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur.
Bu değerlendirme sonucunda;
- Tebliğ işleminin hukuken geçerli olmadığı,
- Dolayısıyla mükellefin ödeme emirlerinden haberdar olduğu tarih esas alınarak açılan davanın süre bakımından kabul edilmesi gerektiği,
- İlk derece mahkemesinin süre aşımı gerekçesiyle verdiği ret kararının hatalı olduğu
belirlenmiş ve karar kaldırılarak dosya, yeniden inceleme yapılması için vergi mahkemesine iade edilmiştir
Bu Kararın Önemi: Kapıya Yapıştırma Tebligatında Keyfiliğe İzin Yok
Bu emsal karar, idarenin ödeme emri gibi ciddi hukuki sonuçlar doğuran işlemlerinde tebligat usulüne mutlak surette riayet etmesi gerektiğini göstermektedir.
Kararın uygulamaya ilişkin üç önemli mesajı vardır:
- Tebligat işlemi şekli bir işlem değil, hak arama özgürlüğünün kapısıdır. Usul hatası, mükellefin dava açma hakkının fiilen engellenmesi anlamına gelir.
- Kapıya pusula yapıştırmak ancak mevzuatın tüm şartları eksiksiz sağlandığında geçerlidir. Aksi hâlde süre işlemeye başlamaz.
- Tebligat memurunun yaptığı işlemler, açık, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanabilir olmalıdır.
Özellikle idarenin dosyaya sunduğu tutanak ve pusulaların standartlara uygun olmaması, tebliği geçersiz kılar.
Sonuç: Mükellefin Haberdar Olmadığı Tebligat, Süreyi Başlatmaz
Bölge İdare Mahkemesi, kapıya yapıştırma usulüyle tebliğ işleminde usulün özüne aykırı eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle ödeme emirlerinin tebliğinin geçersiz olduğuna hükmetmiş ve davanın süresinde açıldığını kabul etmiştir.
Bu karar, özellikle vergi idaresinin son yıllarda sıkça başvurduğu kapıya pusula bırakma uygulamasının mevzuata uygun yapılmadığında geçerlilik kazanamayacağını, işlemi doğrudan usulsüz tebligat hâline getirdiğini göstermesi bakımından son derece değerlidir.
Vergi hukukunda tebligat usulü yalnızca şekli bir formalite değil, mükellefin hak arama yolunun başlangıç noktasıdır. Bu nedenle tebligat işlemlerinin özenle yürütülmesi, hem idarenin hukuki güvenilirliği hem de adil yargılanma hakkının temini açısından zorunluluktur.
Banka Hesaplarıma Haciz Geldi, Yapabileceğim Bir Şey Var Mı?
Kamu veya özel borçları nedeniyle gerek vergi daireleri, sosyal güvenlik kurumları (SGK) ve benzeri kamu kurumlarından gerekse de icra dairelerinden ödeme emri tebligatı alanların veya mal varlıklarına, taşınır ve taşınmazlarına ya da banka hesaplarına borçları nedeniyle haciz gelenlerin mutlaka borcu oluşturan aşamaları ve tebligatları titizlikle irdelemeleri gerekmektedir. Bu noktada uzman hukukçu desteğinin alınması mağduriyetlerin ve hukuki ihtilafların hızlıca çözülmesine katkı sağlayacaktır. Borcun ne şekilde takip edildiği ve kesinleştirildiği mutlaka ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu noktada milyonlarca liralık takiplerden kurtulmak da mümkün hale gelmektedir.

