Özel Usulsüzlük Ceza İhbarnamesi Tebliğ Edildi, Ne Yapmalıyım?
Özel usulsüzlük cezaları, vergi işlemlerindeki usuli ve şekli noksanlıklara ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 ve devamı maddelerinde düzenlenen parasal cezai yaptırımlardır.
Genel itibarıyla belge düzenine uyulmaması, alınması veya verilmesi gereken fatura, gider pusulası, serbest meslek makbuzu, perakende fişi, yolcu taşıma bileti gibi belgelerin alınıp verilmemesi, elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken elektronik olarak belgelerin düzenlenmemesi, özel usulsüzlük cezalarına muhatap olunmasına sebebiyet vermektedir. Bu bağlamda özel usulsüzlük cezaları verginin aslı ile veya vergi kaybı ile alakalı olmayıp mükellefin üzerine düşen birtakım şekli sorumlulukları yerine getirmemesiyle ilgilidir. Yani bir nevi verginin disiplin cezası olarak da değerlendirilebilecektir. Örneğin 353. maddenin birinci fıkrası şöyledir:
Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227 nci ve 231 inci maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 (380) Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.
Görülmektedir ki tıpkı idari para cezaları gibi vergiye ilişkin eksik mesuliyetler yukarıdaki neticeleri doğurmaktadır.
Belge düzenine uyulmaması nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezaları madde içeriği bağlamında hafif parasal miktarlara denk geliyor gibi görünse de uygulamada çok ciddi tutarlarda ceza miktarlarına ulaşabilmektedir.
Örneğin çok sayıda belgenin alınıp verilmediğinin tespit edilmiş olduğu bir uyuşmazlıkta “bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 (380) Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.” hükmünden hareketle ceza tutarları çok yüksek çıkabilmekte ve özel usulsüzlük cezası mükellefleri belge düzenine uyma veya disipline etme yönünden çıkarak artık vergi aslı (borcu) gibi bir yaptırıma dönüşmektedir.
Oysa başta da dediğimiz gibi özel usulsüzlük cezalarının getiriliş amacı mükelleflerin vergi bilincini artırmak, vergiye uyumunu sağlamak, vergi sorumluluklarına adapte etmek, gerek vergi bakımından gerek işletme bakımından şeffaf şekilde hesap verilebilirliğini artırmak iken gelinen noktada ağır bedeller öngörülmek suretiyle özel usulsüzlük cezaları adeta yeni bir vergi borcuna dönüşmüştür.
Vergi ceza yargısı da başta Danıştay olmak üzere meseleye yukarıda bahsettiğimiz perspektiften bakmak suretiyle mükelleflerin özel usulsüzlük cezası gibi ek külfetlerin altında ezilmesini engellemek adına genel olarak ticari hayatın gerçekleri nazariyesinden bakmakta ve bu cezaların iptali yönünde kanaat sergilemektedir. Vergi aslına bağlı veya diğer bir deyişle vergi matrahına bağlı bir özel usulsüzlük cezası olsa dahi yargı içtihatları “genel olarak” bu cezanın kaldırılması yönündedir. Tabi buradan her özel usulsüzlük cezasının iptal edileceği anlamının çıkarılması da doğru değildir. Nitekim uyuşmazlığın kendine özgü durumlarının göz ardı edilmeyeceği de aşikardır.
Bu nedenle hem Danıştay içtihatlarının hem de yerel mahkeme bakış açılarının yakından takip edilmesinde ve hukuki destek alınmasında yarar vardır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI UZLAŞMA KAPSAMINDA DEĞİLDİR. Yani özel usulsüzlük cezası için uzlaşmaya davet beklenemeyecektir ve talep edilemeyecektir. 2018 yılında yapılan değişiklik ile özel usulsüzlük cezalarına karşı uzlaşma yolu kapatılmıştır.
Bu bakımdan, şayet özel usulsüzlük cezası içerikli bir vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ aldıysanız ya bu cezayı ödemeniz gerekecektir ya da dava açmanız gerekecektir.
Ödeme yapma yolunu tercih etmeniz halinde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 376. maddesi uyarınca cezayı yarı oranında indirimli ödeme imkânı bulunmaktadır ve indirim hakkından yararlanılacak ödeme süresi tebliğ aldıktan itibaren 30 gündür.
Aynı tarihten itibaren yani tebligatı aldıktan sonraki 30 gün içinde bir diğer hakkınız da dava açma yoludur.
Ancak son dönemde mükelleflerce özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açma eğiliminin arttığını söylemekte yarar vardır. Bunun bir nedeni yukarıda da bahsettiğimiz üzere vergi yargısının özel usulsüzlük cezalarını daha çok kaldırma yönünde takındığı tavırdır. Diğeri ise özel usulsüzlük cezalarının genellikle çok yüksek miktarlarda kesilmesi nedeniyle indirimden yararlanma halinde dahi bedellerin ciddi seviyelerde kalması ve indirimin mükellefi tatmin etmemesidir.