Makaleler

İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmemesi Halinde Açılacak Davanın Niteliği

6050693b56d51
İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmemesi Halinde Açılacak Davanın Niteliği

 DANIŞTAY, BÖLGE İDARE, İDARE VE VERGİ MAHKEMELERİ KARARLARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ HALİNDE AÇILACAK DAVANIN NİTELİĞİ

            Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerince verilen kararlara göre işlem tesis edilmemesi veya herhangi bir eylemde bulunulmaması sıklıkla karşılaşılan durumlardandır. Davalı idareler konusu parasal olan davalarda genellikle ödenek ve bütçe yetersizlikleri gibi sebeplerle, işlem iptali gibi durumlarda da çoğunlukla personel yetersizliği veya bilgi ve tecrübesizliği ya da siyasi birtakım saiklerle kararların gereklerini ya yerine getirmemekte ya da mümkün olduğu kadar sürüncemede tutarak ertelemektedir. Bu yaklaşım dava yoluna başvurarak hakkını aramak isteyenleri başka bir hukuksuzlukla karşı karşıya bırakmak suretiyle yeni bir hak arayışına itmektedir.

            Anayasanın 36. maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” 125. maddesinde ise “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denilmiştir. 138. maddesinin son fıkrasında ise “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” kuralı vardır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasında “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” hükmüne yer verilmiş, 3. fıkrasında da “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.” kuralı getirilmiştir. Kararı yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ise 4. fıkrada “Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.” ibaresi bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre; İdari davalarda verilen kararların gereklerini idare 30 gün içinde gecikmeksizin yerine getirmek mecburiyetindedir. Bu süre emredici bir süre olup, idarelere yükümlülük ve mesuliyet getirmektedir. Ancak yukarıda da dediğimiz gibi idareler zaman zaman gereklerin yerine getirilmesinden kaçınabilmektedir. Bu gibi durumlarda yasa koyucu hakkın yerine getirilmesi bakımından birtakım kurallar ihdas etmiş ve idareyi baskılayacak argümanlar öngörmüştür.

Peki idareler mahkeme kararını 30 güm içinde yerine getirmez ise ne gibi usuller izlenebilecektir ve bu durumlarda işleyecek süreler ne kadardır?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki idari yargı kararını 30 gün içinde yerine getirmeyen idare aleyhine 2577 sayılı Kanunun yukarıda yer verdiğimiz kuralı gereği maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Ancak yukarıdaki Kanun maddesinde açılacak olan bu davanın ne kadar sürede ve nerede açılması gerektiği belirtilmemiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu içtihadına göre Borçlar Kanunundaki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl içinde bu dava açılabilir. Diğer bir deyişle herhangi bir hak düşürücü sürenin öngörülmediği bu durumlarda 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerekecektir.

Bir başka tartışılan husus ise açılacak olan bu davanın niteliği noktasındadır. Kimi idare hukukçularına göre bu dava bir tam yargı davası iken kimi hukukçular ise bunun tazminat davası olduğunu düşünmektedir. Şayet tam yargı davası olarak kabul edilirse 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi gereği idareye başvuru yapılması gerektiğinden, dava öncesi idareye başvuru zorunlu olarak izlenmesi gereken bir yol olacaktır. Ancak tazminat davası olarak kabul edilmesi halinde idarenin yargı kararını yerine getirmemesi bir işlem olarak görülecek ve bu işlem üzerine doğrudan dava açılabilecektir. 

Anayasa Mahkemesinin en son güncel tarihli olarak verdiği 16/12/2020 tarih ve 2017/26740 başvuru numaralı kararında; başvurucuların 4 yıl geçmesine rağmen uygulanmayan yargı kararının icra edilmediği gerekçesiyle tazminat talepli açtıkları davaların süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesini adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir. Yüksek mahkemenin incelediği bu olayda, İdare mahkemesinin süre yönünden ret kararının gerekçesi, tam yargı davasındaki ön koşul olan idareye başvuru şartının yerine getirilmemesi ve 60 günlük dava açma süresinin kaçırılması yönündedir. Oysa Anayasa Mahkemesi, 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinde yargı kararının yerine getirilmesi bakımından idareye ön başvuru şartının getirilmediği ve dolayısıyla Kanunda olmayan bir yolun zorunlu tutulması suretiyle başvurucuya böyle bir yükümlülüğün dayatılamayacağı, idari yargı kararının icaplarının yerine getirilmemesi üzerine 10 yıl içinde doğrudan tam yargı davasının açılabileceğini hükme bağlamıştır. Ayrıca AYM idari yargı kararının icra edilmemesi nedeniyle açılacak olan maddi ve manevi tazminat istemli bu davanın ismini de yine tam yargı davası olarak belirtmiştir.

Bizim de kanaatimiz Anayasa Mahkemesinin kararı yönündedir. İdari yargı kararının icaplarını yerine getirmeyen idareye karşı ilgililerin, 10 yıl içinde doğrudan dava açmaları mümkündür. Ancak yüksek mahkemenin bu dava türüne dair “tam yargı davası” nitelemesine katılmıyoruz. Bize göre bu dava türü idari yargıya mahsus tazminat davasıdır. Tam yargı davası nitelemesi yukarıdaki olayda da görüldüğü üzere kavram ve uygulama karmaşasına sebebiyet vermektedir. O nedenle bu dava türünde mümkün olduğu kadar tam yargı ifadesinin kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun, nevi şahsına münhasır idari yargıdaki tazminat türündeki bir dava olarak değerlendirmesi gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir