Makaleler

İcra Takibi ve Takibin Başlatılması

İcra Takibi ve Takibin Başlatılması

İcra takibi, alacaklının borçludan alacağını tahsil etmek amacıyla başvurduğu yasal bir süreçtir. Bu süreç, genellikle alacaklının alacağını mahkeme kararıyla teminat altına almasını ve borçlunun mal varlığı üzerinde haciz işlemi yapılmasını içerir. İcra takibi, alacaklının hukuki haklarını korumasına yardımcı olur ve alacağın hızlı bir şekilde tahsil edilmesini sağlar.

İcra takibinin başlatılması için alacaklı, mahkemeye başvurarak icra dosyasını açar. Bu dosya, alacağın miktarını, borçluyla ilgili bilgileri ve tahsilat için talep edilen hukuki işlemleri içerir. Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra icra takibini başlatma kararı verebilir.

Avukatlar, müvekkillerini icra takibi sürecinde temsil ederek yasal adımları atarlar. İcra takibi sürecindeki hukuki prosedürleri bilen ve müvekkilinin haklarını savunan avukatlar, alacaklıların adil bir şekilde alacaklarını tahsil etmelerine yardımcı olur.

İcra Takibi Nedir?

Borçlunun zamanında ve tam olarak borcunu ödememesi riskine karşı alacaklının korunması maksadıyla Devlet, alacağın cebri icra yoluyla tahsil edilebilmesini mümkün kılmıştır. Devlet’in icra organları vasıtasıyla alacağın tahsil edilmesi anlamına gelen bu işlemler bütünü “takip hukuku” olarak adlandırılmıştır. Takip hukukuna ilişkin temel düzenlemeler 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yapılmıştır.

Alacaklının, borcunu tahsil edebilmek maksadıyla devlet organlarını harekete geçirmesi ise “icra takibi” olarak adlandırılmıştır. Şu halde kişiler, borçluları hakkında başlatacakları icra takibi ile devletin icra organlarını söz konusu borcun tahsili için harekete geçirmiş olacaktır. Devlet organları aracığı ile alacaklının borcunu tahsil edebilmesi için bir alacağın olması ve bu alacağın belirlenen zamanında ve tam olarak borçlusu tarafından ödenmemiş olması gerekmektedir. Söz konusu borç; senet veya çekin ödenmemesi, ödünç paranın geri verilmemesi ya da kira bedelinin ödenmemesi gibi pek çok farklı sebepten doğabilir.

Burada özellik arz eden konu ise söz konusu borcun kaynağına göre başlatılacak olan icra takibinde de farklılıklar olacaktır. Zira İcra ve İflas Kanunu’nda örneğin borç para verilmesine ilişkin icra takibi ile ödenmemiş bir senetten kaynaklı takip farklı kurallara tabi kılınmıştır. 

Takip Talebi Nedir?

Nasıl ki bir dava, iddiada bulunan tarafça hazırlanan dava dilekçesi ile başlıyorsa icra takibi de alacaklının hazırlayacağı takip talebi ile başlayacaktır. Söz konusu takip talebi yazılı olarak hazırlanmalı ve kanunda yer alan bilgileri taşımalıdır. Kanunda yer alan bilgilerde eksiklik olması halinde icra dairesi tarafından söz konusu talebin işleme alınması mümkün olmayacaktır. Aynı zamanda bilgi ve belgelerin eksik olarak bildirilmesi, borçlu tarafından yapılacak itiraz sonucunda alacaklının da hak kaybına uğramasına ve alacağını tahsil edememesine sebebiyet verecektir. Dolayısıyla takip talebi, sadece takibin başlatılması açısından değil, tüm süreci etkileyen kritik öneme sahip bir evraktır. 

İcra Takibi Başlatmak İçin Masraf Yatırmalı Mıyım? 

Hazırlanan takip talebi ile icra takibi başlatabilmek için ayrıca gerekli takip masraflarının da yatırılması gerekmektedir. Burada alacağın miktarına oranlı bir harç ödemesinin yanı sıra ödeme emrinin borçluya gönderilmesi için gerekli posta masraflarının alacaklı tarafından baştan peşinen karşılanmalıdır. Ancak başta alacaklı tarafından peşinen ödenen bu paralar sonrasında borçludan tahsil edilecek meblağa eklenecektir. Böylece alacaklı, asıl alacağının yanı sıra icra takibi için yapmış olduğu masrafları da borçludan tahsil edecektir. 

Takip Talebi Hangi İcra Dairesine Sunulmalıdır?

Hazırlanan takip talebi yine kanunda düzenlenen yerdeki icra dairesine sunulmalıdır. Örneğin kanunda yer alan ve özellik arz eden haller dışında alacaklı, söz konusu takip talebini borçlunun yerleşim yerinde bulunan icra dairesine sunmalıdır. Ancak borçlusu ile aynı yerde ikamet etmeye alacaklının takibi başlatmak için borçlunun yerleşim yerine gitmesi şart değildir. Başta kendi yaşadığı yerdeki adliye olmak üzere kendisine en yakın adliyeden de söz konusu takip talebinin sunulması mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki böyle bir durumda da söz konusu takip talebi borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki icra dairesine gönderilecek ve icra takip dosyası orada açılacaktır. 

Ödeme Emrinin Gönderilmesi

İlgili icra dairesinde takip başlatıldıktan sonraki ilk aşama borçluya ödeme emrinin gönderilmesi olacaktır. Ödeme emrinde alacaklını talep ettiği alacak miktarı ve işlemiş faizi başta olmak üzere takibe ilişkin tüm bilgiler ve varsa alacaklı tarafından borcun varlığını gösterir belgeler yer almaktadır. Söz konusu ödeme emri borçluya 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmeden takibin diğer aşamalarına geçilmesi (haciz ve satış gibi) mümkün değildir. Dolayısıyla alacaklı açısından takibin başlatılması sonrasında ikinci önemli aşama ödeme emrinin borçlu tarafından usulüne uygun bir biçimde tebliğ alınmasıdır.

Ülkemizde son yıllarda artan ekonomik sorunlar ve dolandırıcılık eylemleri sebebiyle kimi zaman ödeme emrinin borçluya usulünce tebliğ edilmesi dahi aylar sürebilmektedir. Söz konusu sebeple son günlerde Yargıtay tarafından ödeme emrinin tebliğine ilişkin uyuşmazlıklar hakkında pek çok karar verilmiş ve bu kararlardan bazıları tıpkı bir kanun hükmü gibi tüm icra organları tarafından bağlayıcı niteliktedir. Dolayısıyla güncele ilişkin kararların da takip edilerek ödeme emrinin borçluya olabilecek en hızlı şekilde ve ancak usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanması ayrı bir uzmanlık gerektirmektedir. 

Ödeme Emrine İtiraz

Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emrini tebliğ almasından itibaren kanunda düzenlenen özel takip türlerine ilişkin süreler ayrı kalmak üzere itiraz için genel olarak 7 günlük süresi bulunmaktadır. (Örneğin ödenmemiş bir senetten kaynaklı icra takiplerinde bu süre 5 gündür) Söz konusu sürenin son günü bir tatil gününe isabet etmesi halinde süre, tatil gününden sonraki ilk iş gününe kadar uzamış olacaktır.

Borçlu tarafından söz konusu süre içinde itiraz edilmesi ve edilmemesi ilerleyen yazılarımızda detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ancak en genel anlatım ile eğer ki borçlu tarafından söz konusu ödeme emrine herhangi bir itiraz yapılmaz ise artık alacaklı, borçlunun malvarlığı üzerinde sorgulama yapabilecek, varsa mal ve hakları üzerinde haciz tatbik edebilecek ve bu mal ve hakların paraya çevrilerek (satılarak) kendisine verilmesini isteyebilecektir. Buna karşın borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi halinde başlatılan icra takibi duracak ve bu itiraz ortadan kaldırılıncaya değin alacaklı tarafından takibe ilişkin diğer işlemler (sorgulama, haciz, satış vb.) yapılamayacaktır. 

Herhangi bir alacağın tahsili için devleti aracı kılmak ve icra takibi başlatmak kendi içinde pek çok ayrıntıyı barındıran ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Basit gibi görünen bir takım eksiklikler veya hatalar dahi milyonlarca liralık borcun tahsil edilememesine ve hatta alacaklının bu işlemlerde kötü niyetli görünmesine neden olarak üstüne bir de cebinden ekstra para çıkmasına sebebiyet verebilecektir. Bu gibi riskli durumlar da göz önünde bulundurularak icra takibine ilişkin iş ve işlemlerde bir avukattan sürecin bütününe ilişkin danışmanlık alınmasını tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir