Haberler

İnternetten e-ticaret ve satış yapan Müvekkilimizin gelirini kayıt dışı bıraktığı iddiasıyla salınan vergiler, İstanbul 1. Vergi Mahkemesinde açtığımız davada iptal edildi

60cc84eb79b04 1
İnternetten e-ticaret ve satış yapan Müvekkilimizin gelirini kayıt dışı bıraktığı iddiasıyla salınan vergiler, İstanbul 1. Vergi Mahkemesinde açtığımız davada iptal edildi.

İnternetten e-ticaret ve internet satışı yapan Müvekkilimiz hakkında elde ettiği gelirini beyan etmemek suretiyle kayıt dışı bıraktığı yolunda düzenlenen vergi inceleme raporundan hareketle salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir, geçici ve katma değer vergisine karşı  karşı açtığımız davalar sonucu cezalı vergiler İstanbul 1. Vergi Mahkemesince iptal edildi. 

Mahkeme kararında özetle; internet üzerinden satış ve e-ticaret yapan Müvekkilimiz hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda banka hesaplarına giren tutarların tamamının ticari kazanç niteliğinde olduğuna dair ve sonuç olarak elde edilen gelirin ticari kazaç olduğu yolunda somut tespitin bulunmadığı ve dolayısıyla tarhiyatın hukuka uygun olmadığı sonucuna varılarak cezalı vergiler kaldırılmıştır. 

İstanbul 1. Vergi Mahkemesi kararı aşağıdadır. 

—————————————————————

T.C.

İSTANBUL 1. VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/..

KARAR NO : 2021/..

DAVACI : …

VEKİLİ : AV. HAKAN MERT

DAVALI : GÜNGÖREN VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ

VEKİLİ : AV. ..

DAVANIN ÖZETİ : Davacı vekili tarafından, müvekkili adına 2015/1,7,8,9,10,11 dönemleri için yapılan tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının iptali istemiyle açılan davada; müvekkilinin şahsi banka hesaplarına gelen ve hiçbir suretle ticari faaliyetle ilişkisi olmayan tutarların haksız ve hukuksuz olarak tarhiyata konu edildiği, somut dayanaktan yoksun şahsi banka hesap hareketleri referans alınarak cezalı tarhiyat yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, müvekkilinin hesap hareketlerini aradan geçen uzun zaman dikkate alındığında makul sayılabilecek bir çerçevede izah ettiği, beyan dışı bırakıldığı varsayılan ve müvekkilinin ticari faaliyetinden kaynaklandığı sanılan tutarların hangi alışverişin karşılığı olduğu ile şahsi tasarrufuyla değil, işi ile ilgili olduğunu ispat etmenin vergi idaresinin yükümlülüğünde olduğu, dayanak vergi inceleme raporunda bu yönde bir tespit bulunmadığı, matrah farklarının açık seçik ortaya konulmadığı, alelusul bir inceleme ile yetinildiği ileri sürülmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Davalı idare tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi talep edilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren İstanbul 1. Vergi Mahkemesi Hakimliğince, dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü:

Dava, davacı tarafından adına 2015-1,7,8,9,10,11 dönemleri için yapılan tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının iptali istemiyle açılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3-B maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu, hükme bağlanmıştır.

Aynı Yasanın, 30. maddesinde, resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tarif edilmiş, inceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkının resen takdir olunmuş sayılacağı belirtildikten sonra 2. fıkrasının 4. bendinde defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması, 6. bendinde de tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması resen takdir nedeni olarak sayılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Vergi ziyaı başlıklı 341.maddesi: Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir. Yukarıki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez., hükmü, Vergi ziyaı cezası başlıklı 344.maddesinde ise: 341inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. hükmünü ihtiva etmektedir.

Öte yandan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler başlıklı 1. maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinin konusunu oluşturduğu, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu, bir malın alıcı veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdiinin teslim hükmünde olduğu, 4.maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 2015 takvim yıllarına ait hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde 27.05.2020 tarih ve 2020-A-3636/23 sayılı vergi inceleme raporuyla beyan dışı bırakıldığı iddia olunan hasılat üzerinden resen yapılan tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı hakkında yıllık gelir vergisi bakımından tanzim edilen ve huzurdaki davadaki tarhiyatlara dayanak tespitlerin yer aldığı ve atıf yapılan 27.05.2020 tarih ve 2020-A-3636/21 sayılı vergi inceleme raporunun irdelenmesi uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir.

Davacı hakkında tanzim edilen 27.05.2020 tarih ve 2020-A-3636/21 sayılı vergi inceleme raporunda, davacının dış giyim eşyaları perakende satışı faaliyetiyle iştigal ettiği, 31.03.2019 tarihinde faaliyetine son verdiği, mükellefin banka hesaplarına gelen tutarlar nedeniyle incelemeye tabi tutulduğu, raporun 4.4.2 bölümünde yer verildiği üzere mükellefin banka hesabına para gönderen …, … ve … nın mükelleften kayıt dışı mal aldıklarını itiraf ettikleri, ..ve ..ün mükelleften mal almadıklarını belirttikleri,…in mükellefin akrabası olduğunu düğün için kendisinden borç aldığını ve daha sonra ödediğini ifade ettiği, … ve …ün faaliyet konularının dış giyim perakende satışı olduğu düşünüldüğünde bu şahısların mükellef hesabına gönderdikleri tutarların ticari faaliyet ile ilgili olduğu, bu şahısların yanıltıcı olarak bilgi verdikleri kanaatinin hasıl olduğu, mükellef vekilinin ifadesinde … adlı şahsa daha önce davacı tarafından borç para verildiği daha sonra bu tutarın davacıya banka yoluyla geldiğini ifade ettiği, Müfettişliğe gönderilen mailde …dan mükellef hesabına gelen tutarların kayıt dışı olarak kabul edildiğinin görüldüğü, …in düğün için mükelleften borç aldığını belirttiği, bu şahıs tarafından mükellef hesabına gönderilen tutarın 10.442,00-TL olduğu, …in nüfus kayıt örneği sorgulandığında 05.08.2015 tarihinde evlendiğinin görüldüğü, halbuki …in evlenme tarihinden önce 48.987,00-TLyi mükellefin banka hesabına gönderdiği, …in ilgili yılda dış giyim eşyası imalatı ile mükellef olan …ın yanında çalıştığını belirttiği, mükelleflerin kayıt dışı alış ve satışlarını çalışanları aracılığıyla yaptıklarının da bilindiği, bu durumda mükellefin …a yaptığı kayıt dışı satışı gizlemek için …ın yanında çalışan … aracılığıyla tahsilat yaptığı kanaatinin hasıl olduğu, mükellef vekilinin kendi ifadesinde …, …, … ve …a kayıt dışı satışta bulunulduğunu itiraf ettiği, mükellef vekili … tarafından gönderilen mailde de … adlı mükelleflere yapılan kayıt dışı satışların kabul edildiği, para gönderen şahısların da tamamına yakınının faaliyet konusunun tekstil ürünlerinin satışı olduğu düşünüldüğünde, mükellefin hesabına gelen tutarların kayıt dışı satıştan kaynaklandığı kanaatinin hasıl olduğu, mükellef vekilinin ifadesi, alınan ifadeler, gönderilen mailler ve Müfettişlikçe yapılan araştırmalar neticesinde mükellefin 2015 takvim yılında banka hesaplarına gelen ancak defter kayıtlarında yer almayan tutarları gönderen kişilerin tamamına yakınının mükellef olması ve faaliyet konularının tekstil işi olması nedeniyle bu kişilerden gelen tutarların kayıt dışı satışlara ilişkin hasılat olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiş olup, bu tespitlere istinaden davacının banka hesabına kayıt dışı yatan tutarın 307.382,00-TL olduğu belirtilmiştir. Akabinde de söz konusu kayıt dışı hasılat doğrultusunda davacının yeniden düzenlenen KDV beyan tablosu sonucunda ortaya çıkan fark vergiler için dava konusu dönemler bakımından tek kat vergi ziyaı cezalı KDV tarhiyatları yapıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda özetle içeriğine yer verilen vergi inceleme raporunda her ne kadar davacı olan mükellefin vekili tarafından verilen ifadede ve müfettişe gönderdiği maildeki bir kısım mükelleflere yaptığı kayıt dışı satışları ikrar ettiği incelemeyi yapan vergi müfettişince ileri sürülmüşse de, vergi inceleme raporuna dayanak olan ve davacı mükellefin vekili olan şahıs ile birlikte imza altına alınan vergi inceleme tutanağında ve akabinde de davacı mükellefin vekili olan şahsın rapor değerlendirme komisyonundaki ifadelerinde böyle açık bir ikrarın olmadığı görülmüştür. Kaldı ki … ve … adlı mükelleflerin ifadelerinin davacının hesabına yatan paraların tümüne teşmil edilmek suretiyle varsayımsal kanaat sonucu olarak davacının hesabına gönderilen paraların ticari bir faaliyetten kaynaklı kayıt dışı gelir olduğundan bahisle somut tespitten uzak ve subjektif yoruma dayalı olarak düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmıştır.

Tüm bu veriler bağlamında ve yukarıda açıklandığı üzere davacı adına 2015/1,7,8,9,10,11 dönemleri için yapılan tek kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1- Davanın kabulüne,

2- Dava konusu cezalı tarhiyatların iptaline,

3- Aşağıda dökümü yapılan 114,20-TL yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,

4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 2.270,00-TL vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine,

5- Artan posta avansının talep edilmesi halinde derhal, talep edilmediği durumda kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,

6- Kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere 29/04/2021 tarihinde karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir